fbpx Skip to main content

1895 yılında Mc Elroy “yapılan diş tedavisi çok başarılı olsa dahi çocuk kliniği gözyaşları içerisinde terk ediyorsa, bu randevu başarısızdır” demiştir. Bu söz diş hekimliğinde başarının sadece teknik ölçütlerle belirlenemeyeceği konusundaki ilk yorumdur. Davranış yönlendirmesi hem doktor ve hasta arasındaki güveni geliştirmek hem de korku ve anksiyetenin yok edilmesine yönelik uygulamalar olarak tanımlanır.

Çocukların iletişim yeteneği sınırlıdır. Korku ve kaygılarını ifade edemezler ve korkularıyla başa çıkmayı bilemezler. Korkularını yenememeleri nedeniyle ya tehdit oluşturan etkenden kaçarlar ya da engelleme yoluna giderler. Bu nedenle diş hekimlerinin çoğu çocuk hastadan, çocukların onlardan korktuğundan daha fazla korkarlar. Çocuk diş hekimliğinde başarılı bir tedavinin ilk adımı, çocukla iletişim kurabilmek ve onların davranışlarını yönlendirebilmektir. Bunu ise ancak çocuk gelişimi ve psikolojisini iyi bilen bir hekim başarabilir. Çocuklarda davranış yönlendirmesi ile ilgili tek bir yöntem yoktur. Diş hekimi çocuk hastayla karşılaştıkça deneyimi artacaktır.

Diş hekiminin çocukla ilk karşılaşmasında sergileyeceği davranış biçimi ve yaklaşım, onun istikbaldeki dental hikâyesini ve diş hekimleri ile ilgili görüşlerini şekillendirecektir. Bu nedenle Pedodontistler için çocuk hastayı kazanmak, yapılacak tedaviden çok daha önemlidir. Çocukların yetişkin olmadığı unutulmamalı ve her çocuğa yaklaşım ve kullanılan dil onların yetenek ve anlama kapasitelerine uygun olarak seçilmelidir.

Çocuklar büyüklere yardım etmekten çok hoşlanırlar, bilinmeyene karşı doğal korkuları vardır, utangaçtırlar ve çok iyi izlemcidirler. Çocuklara uygulanan davranış yönlendirme tekniklerinde onların bu dört temel özelliğinden yararlanılarak işbirliği kurulmaya çalışılır.

Diş hekimi ile ilk kez karşılaşan bir çocuğun davranışlarını şekillendiren üç neden vardır:

  • Ailenin diş tedavileri konusundaki davranış şekli
  • Ailesi ve arkadaşlarından duyduğu olumlu veya olumsuz diş tedavisi anıları
  • Kendisinin geçmişteki doktor tecrübeleri

Bu ön yargılarla ilişkili olarak diş hekimi ile ilk kez karşılaşan çocuk olumlu ya da olumsuz davranışlar sergiler. Diş hekimlerinin elinde olmadan gelişen bu koşullara karşın; güler yüzlü, sabırlı, nazik bir davranış sergilemesi, yumuşak ama net bir ses tonu, önlüksüz spor bir kıyafet giymesi, sevimli bir muayene ortamı ile ilgili ve güler yüzlü yardımcı personel çocuğun güvenini kazanma yolunda ilk adım olacaktır.

Çocuklar ailelerin ürünüdür ve davranışlar genellikle ailenin konuyla ilgili yaklaşımları ile şekillenir. Çocuğu tanımanın ilk adımı aileyi tanımaktır. Ailenin çocuğu getiriş şekli, vücut dili ve çocukla iletişimi aile tipi konusunda bilgi edinmemizi sağlar. Çocuk hastanın tedaviye hazırlanmasında çocuk, aile ve diş hekiminin iş birliği esastır. Çocuğun diş hekimi veya doktora hazırlanmasındaki en etkin yol ailenin çocuktan önce bir ön randevu ile yapılacak tedaviler konusunda bilgi alarak çocuğu hazırlamasıdır.

Ailenin özellikle annenin diş hekimi korkusu ve çocuğun kaygıları arasında somut bir ilişki vardır. Aile ile yüz yüze konuşularak ailenin diş tedavisi ile ilgili korkuları ve yaklaşımı öğrenilir.

Ebeveynler, çocukların yanında olumsuz tedavi ve doktor anılarını anlatmamaları çocuğu cezalandırmak veya tehdit amacıyla onu doktora, diş hekimine götürmek ve iğne yapılması ile tehdit etmemeleri konusunda özellikle uyarılmalıdır.

Ebeveynler “çocuklar kendi diş sağlıklarını koruyamayacaklarına göre bu görev size düşmektedir” sloganı ile çocuğun diş sağlığındaki temel rolleri konusunda motive edilmelidir. Aile çocuğun diş sağlığına önem veriyorsa özellikle övülmelidir Ebeveyn çocuğu diş hekimine dişlerinde sorun ortaya çıkmadan önce sadece kontrol ve koruyucu uygulamalar için götürmeleri konusunda uyarılmalıdır.

Çocuğun dişlerindeki sorundan haberdar olup olmadığı öğrenilmelidir. Çocuğun dişleri ile ilgili sorunu olduğundan haberdar olması (özellikle daha önce diş çekimi yaptırmış olan çocuklarda) korkusunu arttıracaktır. İlk randevu çocukla tanışma ve Flor, fissür örtücü gibi basit uygulamalarla sınırlı olmalıdır.

Ebeveyn çocuğa diş hekiminin uygulayacağı davranış yönlendirici yöntemler konusunda bilgilendirilmelidir. Çocuğun hastane ortamında nasıl davrandığı, korkusu varsa nedeni, ailenin çocuğun tedavisi esnasında nasıl davranacağını umduğu, çocuğun okuldaki davranışları ile ilgili bilgi alınmalıdır.

Ebeveynlerin %90’ı ilk randevuda çocukla birlikte olmak isterler. 3‐4 yaş altındaki çocukların uyum yeteneği az olduğundan tedavi esnasında velinin çocuğun yanında bulunması yararlıdır. Daha ileri yaşlarda ise aileye tedavi esnasında çocukla birlikte olmasının avantaj ve dezavantajları anlatılmalıdır. Çocuğun tek başına tedavi olmasının özgüvenini arttıracağı vurgulanmalıdır. Okul çağındaki çocuklarda velinin tedavi esnasında çocukla birlikte olması, tedavi esnasında çocuğu azarlaması, korku belirtileri göstermesi, hekimin davranışlarına müdahale etmesi, ani hareketler yaparak çocuğun dönmesine neden olması gibi sebeplerden dolayı hekimle çocuğun iletişiminde sorunlara neden olabilmektedir.

Sadece uyum sorunu olan çocuklarda başlangıçta çocuk ve ailenin birlikte olması kaygıyı azaltıcı bir etken olabilir. Ancak ebeveyn tedavi esnasında “sadece pasif ve sessiz bir yardımcı rolü” oynaması konusunda uyarılmalıdır. Ailenin çocukla birlikte olma isteği daha sonraki randevularda azalır.

Leave a Reply